Merhaba,
Maşallah o kadar düzenli tutuyorum ki blogu, şifremi hatırlamam bile 15 dakikamı alıyor. Tabii blog açarken böylesi tırt bir blog olacağını ummuyordum, biraz daha düzenli olur diye düşünüyordum, ama heyhat...Blog okumak, yazmaktan daha keyifli geliyor bana orası kesin..
Blogda yazmadığım sürece pek çok kitap okudum, film seyrettim ama iş yazmaya gelince, "hımm şimdi bunu güzel anlatamam, diğer kitabı bloguma eklerim" kafası yaşadım.
Şu anda "Garp Cephesinde Yeni Bir Şey Yok"u okuyorum. Benim kitabım çok eski basım olduğundan, "batı" değil "garp" olarak yer alıyor. (Gerçekten harika bir açıklama yaptım biliyorum) Erich Maria Remarque, romanın yazarı (yazarın hayatını kesinlikle araştırmam gerekiyor, bir veya birden fazla savaşa katıldığını düşünüyorum, çünkü askerlerin ruh durumunu, birinci elden anlatır gibi bir hali var (parantezin parantezi: tahminim doğru çıktı))
Henüz romanın 4. bölümdeyim ama şunu söyleyebilirim; 20 yaşında aynı sınıfta okuyan arkadaşların, beden eğitimi öğretmenlerinin teşviki ile katıldıkları bu savaşta geçirdikleri değişimler, adeta okuyucuya da yaşatılıyor.
Daha ayrıntılı yazıyı, kitabı bitirince yazarım. (İnşallah)
Umuyorum üzerimdeki bu tembelliği atar ve daha aktif bir blog yazarı olurum. (Amin)
Evet, yaklaşık yarım saat uğraşıp bloga fotoğraf da yükleyemediğime göre, gönül rahatlığıyla blog senin neyine diyebilirim kendi kendime.
Teşekkürler,
Saygılar,
Sevgiler,
Daima Sizin, (Şu laf da, adamın ömrünü çürütür bence)
Yumurtlayan Kalem